İlk yerleşimlerin Paleolitik Çağ’a kadar uzandığı bilinen İstanbul’un tarihi M.Ö. 7. yüzyılda başlar. İstanbul, Antik Yunan Dönemi ile başlamış, sonrasında Roma, Bizans, Latin ve Osmanlı imparatorluklarının başkenti olmuş ve son olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin en önemli kenti haline gelmiştir.
Sayısız değerli eserin bulunduğu Tarihi Yarımada turunuza Aksaray’dan başlayabilirsiniz. Aksaray ve sonrasında Laleli, Osmanlı yapılarını ilk olarak göreceğiniz yerlerdir.
Ardından Beyazıt gelir ki Anadolu’nun ilk üniversitesi olan İstanbul Üniversite’si burada kurulmuştur. Görkemli giriş kapısı ve meydanıyla, bölgenin Osmanlı döneminde yangın gözetleme merkezi olarak kullanılan Beyazıt Kulesi’yle oldukça ilgi çekici bir bölgedir.
Burada yapacağınız bir turun ardından kuru fasulyecileriyle ünlü Süleymaniye tarafına geçebilir, dilerseniz bu leziz tatlarla tanışabilir, ardından Süleymaniye Camii’ni ziyaret edebilirsiniz.
Bir sonraki durağınız, dünyanın ilk alışveriş merkezi olarak bilinen Kapalıçarşı’dır. İçerisinde pek çok caddenin bulunduğu bu çarşıda, birçok zanaatçının küçük dükkânlarından benzersiz takılar ve işlemeler alabilir, altın, deri ve geleneksel ürünleri inceleyebilirsiniz.
Kapalıçarşı’nın Çemberlitaş çıkışında karşınıza çıkacak olan Nuruosmaniye Camii, ilk barok özellikteki camidir. Ek bölgeleri küçük dükkânlar olarak kullanılan bu camiden ilerlediğinizde Çemberlitaş’ın kendisini ve tarihi hamamını göreceksiniz.
Ardından, geleneksel ürünlerin ve tatlıların bulunduğu uzun cadde boyunca yürüdüğünüzde soluklanmak için Tarihi Çorlulu Ali Paşa Medresesi’nde Türk kahvesi içebilir, kömür ateşinde pişirilen bu lezzetin farklı bir yorumuyla tanışabilirsiniz.
Buradan hareket ettiğinizde ise karşınıza hiç beklemediğiniz bir anda tüm görkemiyle Sultanahmet Meydanı çıkacaktır. Ayasofya ve Sultanahmet Camii’nin karşılıklı olarak bulundukları bu yer, hem gündüz hem de gece görülmeye değerdir.
Sultanahmet Camii, mavi, yeşil ve beyaz İznik çinileriyle kaplı olduğu için Mavi Camii olarak da anılır. Ayasofya ise muhteşem mozaiklerin bulunduğu, günümüzde müze olarak ziyaret edilebilen bir tarihtir.
Osmanlı döneminde At Meydanı olarak anılan Sultanahmet Meydanı’nda bulunan Yılanlı Sütun ve Dikilitaş ve Örme Dikilitaş ile Alman Çeşmesi, görebileceğiniz eserlerden birkaçıdır.
Ayasofya yakınında bulunan Aya İrini Kilisesi ise en büyük Bizans kilisesidir. Türkiye’deki ilk müze çalışmalarının da başladığı yer olarak bilinen bu kilisede, birçok organizasyon da yapılır.
Biraz ilerde karşınıza çıkacak olan Yerebatan Sarnıcı, İstanbul’da bulunan en büyük kapalı sarnıç olma özelliğini taşır. Bizans döneminde su ihtiyacını karşılamak amacıyla yapılan bu sarnıçta birbirinden değerli pek çok sütun, tonoz ve bir de Medusa başı heykeli bulunur. Pek çok ulusal ve uluslar arası organizasyonun da yapıldığı bu sarnıç, eşsiz ışıklandırmalarıyla sizleri kendine hayran bırakacak.
Ardından Osmanlı İmparatorluğu’nun idare merkezi ve yaşam alanı olan Topkapı Sarayı, tüm ihtişamıyla Sarayburnu’nda sizleri karşılayacak. Pek çok bölümden oluşan, içinde müzelerin de bulunduğu ve değer biçilemeyen eserlerin sergilendiği bu saray, muhteşem İstanbul manzarasına da sahip.
Her köşesini keşfetmek isteyeceğiniz Topkapı Sarayı’ndan ayrıldıktan sonra tarihi Soğukçeşme Sokağı’nın Arnavut kaldırımlarından ilerleyerek Gülhane Parkı’na ulaşabilirsiniz. Şehrin içinde bir kaçış noktası olan bu yemyeşil park, dinlenebileceğiniz yerlerden birini oluşturuyor.
Ardından kıvrılarak ilerleyen yolu takip ettiğinizde ulaşacağınız Sirkeci ve Eminönü, sizleri deniz seviyesinde karşılayacak. Önce, Yeni Camii, ardından da baharatlarıyla ünlü Mısır Çarşısı, sizleri tarihi Eminönü ile tanıştırmak için bekliyor olacak.
Eminönü’ndeki tarihi balıkçı teknelerinde tadına bakabileceğiniz balık ekmek ikilisi ve İstanbul Boğazı manzarasının ardından akşam yemeğiniz için yine tarihi yapıların süslediği ve kıyı şeridiyle ulaşabileceğiniz Kumkapı, enfes balık lezzetlerinin ve eğlenceli zamanların adresidir.
Tarihi Yarımada’da ziyaret edebileceğiniz pek çok müze de bulunmaktadır. Arkeoloji Müzesi, Mozaik Müzesi, Türk Hat Sanatları Müzesi, Türk – İslam Eserleri Müzesi ve Kariye Müzesi ile Topkapı Sarayı müzeleri de birbirinden değerli eserlerin sergilendiği mekânlardır.
Kısa mesafeler içinde, saatlere sığmayacak yarımada geziniz, sizde müthiş duygular uyandırarak, geçmişten bugüne İstanbul ile tanışmanıza olanak verecek. Siz de hazırsanız, fotoğraf makinenizi hazırlayın çünkü gördüğünüz her şeyi sevdiklerinize de göstermek isteyeceksiniz!
Hiç yorum yok: